top of page

I400 : SUYUN ALTINDA BİR UÇAK GEMİSİ


Uçak gemileri ve denizaltılar yüz yılı aşkın bir süredir donanmalar için kritik öneme sahip araçlardır. Uçak gemileri yüzer bir havaalanı görevi görerek en uzaktaki cephelere bile hava desteği sağlarken denizaltılar da suyun altında gizlenerek düşman gemilerini avlarlar. Peki ya bu iki görevi birden yapabilecek bir gemi olsaydı?

Japon imparatorluk donanması 1942 yılında kendisine bu soruyu sordu ve cevap olarak da bu yazının konusu olan I-400 tipi denizaltıyı buldu.


Peki bu Fikir Nasıl Ortaya Çıktı ?


Uçak taşıyan bir denizaltı fikrini ilk Japonlar düşünmemişti aslında, ama bu fikri gerçekleştirmeyi çok ciddiye aldılar. Pearl Harbor saldırısından sonra Japon amiral Isoroku Yamamoto savaşı Amerikan topraklarına taşımayı önerdi. Bunu da denizaltılardan fırlatılacak taarruz uçaklarıyla gerçekleştirecekti. Kaptan Kameto Kuroşima’yı da böyle bir denizaltının yapılıp yapılamayacağı hakkında bir çalışma yapması için görevlendirdi.


Yamamoto’nun üslerine sunduğu projeye göre bu denizaltılar herhangi bir ikmale gerek duymadan dünyadaki herhangi bir yere gidebilecek veya Amerika-Japonya arası yolu 3 kere katedebilecekti. Aynı zamanda bombardıman görevini yerine getirebilmesi için en az iki adet (daha sonra bu sayı üçe çıkarılmıştır.) 800 kg bomba veya torpido taşıyabilen taarruz uçakları barındıracaktı. Bu denizaltılardan 18 tane üretilmesine karar verildi. Savaşın sonuna yaklaşıldıkça bu sayı daha sonra dokuza, sonra beşe ve en son üçe düşürülmüş; toplamda 3 adet (I-400,I-401,I-402) gemi tamamlanmış ve dördüncüsünün (I-403) inşaatı bitmek üzereyken durdurulmuştur.


I-401, I-400 sınıfı denizaltı serisinin üretilen 2. gemisi
I-401, I-400 sınıfı denizaltı serisinin üretilen 2. gemisi

1943 yılının yazında denizaltıların inşaatı henüz tamamlanmamış olsa bile ilk görevleri çoktan hazırdı: Panama Kanalı’na saldıracaklardı. Daha sonra inşaatı biten gemiler vakit kaybetmeden bu operasyon için hazırlığa başladı. Tatbikatlar için maketten sahte bir panama kanalı bile yapılmıştı. Ancak bu saldırı planı Okinawanın

Amerikalıların eline geçmesi ve Pasifik'te bir üstünlük sağlama imkanının kalmaması nedeniyle iptal oldu. Bu denizaltıların iptal edilen tek görevi değildi, Ultihi mercan adalarındaki askeri üsse yapılacak bir saldırı ve California’ya gerçekleştirilecek bir kimyasal saldırı planı da iptal edilen diğer görevlerdi. Bu görevlerden vazgeçilmesi ile birlikte inşaatı tamamlanan gemilerin hiçbiri gerçek bir göreve çıkamadı.


 Savaşın bitmesiyle beraber Amerikalılar bu gemileri kullanma gereği duymadılar ve inşaatı devam eden gemileri hurdaya çıkarıp tamamlanan gemilerin ikisini talim hedefi olarak batırdılar. Bir tanesi ise (I-402) denizaltı tankerine dönüştürüldü ancak kısa süre sonra o da talim hedefi olarak batırıldı. Günümüze bu denizaltılardan geriye kalan ise denizin dibindeki batıkları ve fotoğraflarıdır.


I-400’ün batığı
I-400’ün batığı

Nasıl Çalışıyordu Peki ?


I-400 tipi, suyun altında tespit edilmeden görev bölgesine giden ve yüzeye çıkarak taarruz uçaklarını gönderen bir “uçak taşıyıcı denizaltı” idi. Denizaltıların her birinin 4 adet 1.680kW güce sahip motoru ve dünyanın çevresini bir buçuk kez turlamasına yetecek kadar yakıt kapasitesi vardır. Basınç gövdesi (mürettebatın ve sistemlerin olduğu iç kısım) özel bir sekiz şekline sahiptir. Bu özel şekil denizaltının uçuş güvertesinin ağırlığını taşımasını sağlar. Üç tane uçak taşıyabilmesi için de kumanda kulesi sola kaydırılmıştır. Geminin üst güvertesinin ortasında ise silindir şekilli 3,5 metre çapında su geçirmez bir hangar bulunur. Hangardan başa kadar uçakların fırlatılabilmesi için bir mancınık vardır. Her ne kadar uçak gemisi desek de I-400 sınıfı tam olarak uçak gemisi sayılamaz çünkü üzerinde uçakların iniş yapabileceği bir  iniş bölgesi yoktur. Fırlatılan uçaklar deniz uçağı olduğundan dolayı deniz yüzeyine iniş yaparlar. Bu nedenle iskele tarafının ön kısmında fırlatılan uçaklar suya indikten sonra onları tekrar gemiye alabilmek için katlanabilir bir vinç vardır. Uçaklar görevdeyken suya kısmen gömülerek gizliliğini arttıracak özel bir trim sistemine de sahiptir.


Teknik Özellikleri, Silah ve Elektronik Sistemleri Nelerdi?


Bu metal deniz canavarının tek silahı taşıdığı uçaklar değildi elbet, baş kısmındaki sekiz adet torpido tüpü sayesinde normal bir denizaltı gibi de kullanılabiliyordu. 

Denizaltı yüzeye çıktığında kendini savunabilsin diye de 3 adet üç namlulu, 1 adet tek namlulu 25mm uçaksavar topu ve 1 adet 14cm donanma topu ile donatılmıştı.


Silahlarına ek olarak “mark 3 model 1” hava radarına, “mark2 model 2” hava/yüzey radarına, E27 radar uyarı alıcısına, sonara, ve sonar dalgalarını soğurması için anekoik bir kaplamaya (sadece su hattı ile tabanı arasında) sahipti. Manyetik tetiklenme sistemine sahip mayınlara karşı önlem olarak da (o zamanlar mayınlar genelde bu sistemi kullanırdı) küpeştelerinin yanında baş ve kıç yüzgeçler arasına gerilmiş demanyetizasyon kabloları taşıyordu.


Dünyanın en büyük dizel-elektrik motorlu denizaltısı olma ünvanını hala koruyan I-400 sınıfı 122 metre uzunluğa, 12 metre genişliğe sahipti ve su üzerinde 34, su altında 12 km/h hıza ulaşabiliyordu. Su üstünde  5307 ton, suyun altında ise 6670 ton ağırlığa sahip olması da onu zamanının denizaltılarından iki kat daha ağır olduğu anlamına geliyordu.


Amerikalılar tarafından ele geçirilen I-400
Amerikalılar tarafından ele geçirilen I-400

Bunca özelliğe sahip bir sistemin zayıf yanlarının olması kaçınılmazdı elbet,

pervane ve yüzgeçlerinin küçük olması manevra yapmayı zorlaştırıyordu ve büyük üst yapı rüzgarlı havalarda geminin sallanmasına sebep oluyordu. Güvenli dalış yapabileceği derinlik de 100 metreyi aşamıyordu. Büyük boyutu  ve elektronikleri yüzünden de radarda tespit edilmesi diğer denizaltılara göre daha kolaydı ve 53 saniye dalış süresi  ise döneminin denizaltılarının iki katıydı. Üst yapının sola yakın olması seyir halindeyken ve torpido saldırıları yaparken fazladan dikkatli olmayı ve hesaplama yapmayı gerektiriyordu.


Denizaltının Hangar Kapağı
Denizaltının Hangar Kapağı

Taşıdığı Uçaklar


Bu denizaltıdan bahsedip de uçaklarına değinmemek olmaz. Uçaklar (donanma için üretilenler de dahil) bir denizaltı tarafından taşınmaya uygun üretilmezler. Dolayısıyla Japonlar herhangi bir deniz uçağını alıp bu denizaltının içine koyamazlardı. Bu gemiye özel bir uçak tasarlanması gerekiyordu. Bu uçağı üretme görevi Aiçi Kokuki şirketine verildi ve şirket “M6A Seiran” adlı modeli ortaya çıkardı.

M6A Seiran, tek kanatlı (tek bir çift) ve iki koltuklu bir torpido bombacısıydı. 

Denizaltı tarafından taşınabilmesi için arkaya doğru gövdeye paralel bir şekilde katlanabilen kanatlara ve aşağı doğru katlanabilen bir kuyruk yapısına sahipti. Denize iniş yapması için de iki adet şamandırası bulunuyordu. Bu şamandıralar kamikaze görevine çıkacağı zaman uçaktan çıkarılabilirdi.

İki adet kara varyantı dahil toplamda 28 adet üretilen bu uçaklardan günümüze sadece bir tanesi gelebilmiştir ve Washington’daki  Smithsonian Ulusal Hava ve Uzay Müzesi’nin Udvar-Hazy Merkezi’nde bulunmaktadır.





Uçağın genel özellikleri:

Mürettebat: 2

Uzunluk: 11,64 m

Kanat açıklığı: 12.262 m

Yükseklik: 4,58 m

Kanat alanı: 27 m 2

Boş ağırlık: 3.301 kg 

Brüt ağırlık: 4.040 kg 

Maksimum kalkış ağırlığı: 4.445 kg

Güç ünitesi: 1 × Aichi AE1P Astuta 30 veya Atsuta 31 V-12 ters sıvı soğutmalı pistonlu motor, kalkış için 1.000 kW (1.400 hp),1.700 m'de 1.000 kW (1.340 hp),5.000 m'de 960 kW (1.290 hp)

Pervaneler: 3 kanatlı sabit hızlı pervane

Performans

Azami hız: 5.200 m'de 474 km/sa

Seyir hızı: 3.000 m'de 296 km/sa

Menzil: 1.188 km

Hizmet yüksekliği: 9.900 m

Yüksekliğe ulaşma süresi: 5 dakika 48 saniyede 3.000 m

Kanat yükü: 149,6 kg/m 2 (30,6 lb/ft kare)

Güç/kütle oranı: 0,3574 kW/kg (0,2174 hp/lb)

Silahlar:

tüfekler: 1× 13 mm kalibreli kabin üstü Type 2 model makineli tüfek

Bombalar:

1× Type 91 model torpido veya

2× 250 kg veya 1× 850 kg bomba


Aichi M6A Seiran çizimi
Aichi M6A Seiran çizimi



Benzer Denizaltılar


I-400 sınıfı zamanının en iyi ve en bilinen uçak taşıyıcı denizaltısı olsa da kesinlikle tek değildi. Uçak taşıyan denizaltıları ilk kullananlar aslında Almanlardı. 25 Aralık 1915 tarihinde Alman denizaltısı U-12 tarafından fırlatılan  FF-29 model bir deniz uçağı Londra’nın yakınlarına 12kg’lık bombalar atarak hafif hasara sebep oldu ve dünyanın ilk denizaltı tarafından yapılan hava saldırısını gerçekleştirmiş oldu. Daha sonra denizaltı-uçak gemisi projesi kullanışsız bulunduğu için iptal edildi.


İngilizler de benzer şekilde kendi denemelerini HMS E-22 denizaltısı ve Sopwith Schneider uçaklarıyla gerçekleştirdiler fakat Almanlarla aynı sebepten dolayı devamını getirmediler. Birinci Dünya Savaşının sonunda bu konuda bir girişimde daha bulundular ancak bu seferkinin sebebi farklıydı,Washington anlaşması nedeniyle artık kullanamayacakları M sınıfı denizaltılardan biri olan M2 denizaltısına hangar ekleyerek bir keşif uçağı taşımasını sağladılar.


Fransa'nın da “Surcouf” adlı kruvazör-denizaltısının keşif görevlerini yerine getirebilmesi için küçük bir keşif uçağı taşıma kapasitesi ve hangarı vardı.


Fransız denizaltısı “Surcouf”
Fransız denizaltısı “Surcouf”

İtalya ise “Ettore Fieramosca” isimli denizaltısının keşif uçağı taşıyabilmesi için denizaltıya bir hangar eklemeyi planladı ama daha sonra denizaltının inşaatı bitmeden bu plan iptal edildi.


Amerikalılar da 1922 yılında bu konuda çalışmalara başladılar, ama kısa süre sonra bu çalışmalardan vazgeçtiler.


Bu yazının konusu I-400 tipi denizaltılar olsa da japonlar sadece I-400 ile yetinmediler. A3 tipi iki denizaltı (I-13 ve I-14) ve B1 tipi 20 denizaltı daha ürettiler.

A3 tipi denizaltılar aynı I-400 gibi taarruz uçakları taşıması için tasarlanmıştı ve aynı I-400 gibi görev süreleri boyunca başarılı bir hava saldırısı gerçekleştiremediler.

B1 tipi denizaltılar ise diğer modellere göre şaşırtıcı bir şekilde başarılıydı.


Aslen bir adet keşif uçağı taşıması için tasarlanmış olsalar da başarılı bir hava saldırısı gerçekleştirmeyi başaran tek Japon denizaltı modeli oldular. Bunu da 1942 yılının eylül ayında I-25 adlı denizaltıdan fırlatılan Yokosuka E14Y model bir uçak Oregondaki Brookings kasabasının yakınındaki bir ormana iki adet yangın bombası atarak gerçekleştirdi.

Bu saldırı da ABD anakarası üzerine gerçekleştirilen tek hava saldırısı olarak tarihe geçti. Hava saldırısı için tasarlanan denizaltıların yapamadığı bir görevi B1 tipi denizaltıların bir keşif uçağıyla gerçekleştirmesi de İkinci Dünya Savaşı’nın ironik anlarından biriydi.


Savaş sonrasında ise denizaltıların düşük uçak taşıma kapasitesi ve uçakları fırlatırken açık hedef olması gibi sorunlar, havada yakıt ikmali teknolojisinin gelişmesi gibi gelişmeler uçak taşıyan denizaltı konseptinin sonunu getirdi ve bu tasarım tamamen rafa kalktı. O yüzden günümüzde ve muhtemelen gelecekte de bir daha göremeyeceğimiz bir tasarımdır denizaltı-uçak gemileri.




KAYNAKÇA







 
 
 

Yorumlar


bottom of page