"Halk kitlelerinin ilgisine ve yararına sunulmayan bilim mutlu bir azınlığın ayrıcalığıdır."
-Carl Sagan
F-14 ‘Tomcat’ , Amerikan Donanması için Northrop Grumman tarafından üretilen süpersonik, çift motorlu ve değişken geometrik kanatlı bir av önleme ve hava üstünlük uçağıdır. F-14 ‘Teen Series’ olarak bilinen ve 70’li yıllarda geliştirilen bir dizi Amerikan avcı uçaklarından ilkidir. Bu uçak oldukça zengin hava-hava konfigürasyonlarıyla Vietnam Savaşı’ndan çıkarılan derslerle geliştirilmiştir ve 32 yıl boyunca Amerikan Donanması’nda görev yapmıştır. Uçak hala aktif olarak İran Hava Kuvvetleri tarafından kullanılmaktadır. Ve çoğu havacının kalbinde özel bir yer tutar.
Tomcat’in Doğuşu
1950’li yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’nde ‘Bomber Gap’ olarak bilinen bir paranoya durumu söz konusuydu; öyle ki bu iddiaya göre Sovyetler bombardıman uçağı konusunda Amerika’yı fersah fersah geride bırakmış ve bombardıman uçaklarını her an ABD’yi rahatça vurabilecek hale getirmişti. Daha sonra yapılan U-2 görevleri ile böyle bir güç farkının olmadığı ortaya konulsa bile bu iddiaların zamanında ABD Kongresi’ne kadar tırmanması -bütün kuvvet komutanlıklarında olduğu gibi- Amerikan Donanması’nı da hareketi geçirdi ve Donanma 1959 yılında FAD(Fleet Air Defender – Filo Hava Muhafızı) programını başlattı. Programın amacı güçlü bir RADAR ve zengin hava-hava konfigürasyonları olan bir uçak geliştirip bu şekilde Uçak Gemisi Grupları(Carrier Strike Group/CSG)’na yönelik Sovyet bombardıman uçaklarından gelebilecek anti-gemi ve seyir(Cruise) füzesi tehdidini bastırmaktı. Fakat bu amaçla geliştirilen Douglas F6D Mİssileer konseptinin başarısız olması ve Sovyet bombardıman filosunun gücü üzerine olan iddiaların asılsız olduğunun kanıtlanması üzerine (U-2 Görevleri) FAD programı -geçici de olsa- 1961 yılında rafa kalktı.
TFX Programı
FAD programının başarısızlığı Washington’daki siyasetçilerden tepki çeker ve Kongre Amerikan Donanması’nı Amerikan Hava Kuvvetleri ile yeni bir program üzerinde çalışmaya zorlar : Tactical Fighter Experimental ya da kısaca TFX (Türkçesi : Deneysel Taktik Avcı Uçağı.)
Bu program uyarınca F-4 USAF envanterinde de kendine yer bulmaya başlar (F-4 aslen USN (United States Navy-Birleşik Devletler Donanması için geliştirilmişti.) ve iki kuvvet de ortak bir tasarım üzerinde yoğunlaşmaya başlar. Hedef FAD programındaki özelliklere ek olarak ‘avcı bombardıman uçağı’ ve ‘önleyici’ rolleri de olan bir uçak tasarlamaktır. Bu programın meyvesi ise General Dynamics – Northrop Grumman ortaklığında geliştirilen F-111B olur. Fakat bu uçak Donanma’dan olumsuz geri dönüşler alır. Uçağın ağırlığı, uçak gemilerine inerken kronik olarak yaşadığı problemler en sonunda Test Pilotu Amiral Thomas F. Connoly tarafından Kongre’ye bildirilir. Bunun üzerine Kongre 1968 yılında F-111B projesine para akışını keserek projeyi rafa kaldırır, ayrıca Donanma’ya programı istediği gibi düzenlenmesi için tam yetkiyi verir.
VFAX ve VFX
TFX programı Washington’da tartışılırken aynı zamanda Vietnam’da da hava muharebeleri bütün şiddetiyle devam etmektedir ve Vietnam’ın elindeki MiG’lerin Phantomlara karşı üstün manevra yetenekleri Amerikalı pilotları zorlamaktadır. Bu durumun farkına varılınca Kongre VFAX (Naval Fighter Attack Experimental) Programı’nı başlatır. Burada amaç Phantom’ların MiG’ler karşısında yaşadığı zorluğu yaşamayacak -yani it dalaşında daha başarılı olacak- ve gerektiği takdirde yakın hava desteği görevini icra edebilecek bir avcı uçağı tasarlamaktır.
F-111B’nin başarısızlığı üzerine 1968 yılında tam hareket serbestisine kavuşan ABD Donanması aynı yıl içinde VFAX ve TFX programlarını VFX programı çatısı altında birleştirerek (Navy Fighter Experimental) yeni bir projeye başlar. Projenin takma adı ise az önce adı geçen Test Pilotu Amiral Thomas F. Connoly’in şerefine ‘Tomcat’ olarak belirlenir*.
*’Tomcat’ ismi İngilizce’de ‘Tom’un Kedisi’ anlamına gelen ‘Tom’s Cat’ isminden gelmiştir. ‘Cat’ kelimesi ise Northrop Grumman tarafından deniz avcı uçaklarına takılmış bir lakaptır. “Bearcat”,Hellcat’,”Wildcat” gibi uçaklar buna örnek olarak verilebilir.
Donanma; motorlu, çift kuyruklu, 2.2 Mach hıza ulaşabilecek, ve uçak gemisi şartlarında faaliyetlerini rahatlıkla yürütebilecek bir uçak istediğini VFX programı ile resmen ilan etmiş oldu. Bu uçak ayrıca dahili olacak şekilde 20 mm’lik M61 ‘Vulcan’ topu ile AIM-7 ‘Sparrow’, AIM-54 ‘Phoneix’,AIM-9 ‘Sidewinder’ füzelerini taşıyabilecek ve öncelikli rolü olmamasına rağmen gerekirse yakın hava destek rolünde kullanılabilecekti.
Ve bu programdan nihayet sonuç alındı, o sonuç da F-14A ‘Tomcat’ oldu.
Tasarım ve Teknik Özellikler
F-14 iki koltuklu bir kokpite sahipti, bu kokpiti çevreleyen bir ‘balon’ kanopiye sahipti (bubble canopy). Bu kanopi adından da anlaşılacağı üzere bir balon gibi kubbeleşen bir yapıya sahiptir, böylece mürettebat dışarıyı oldukça net bir şekilde görebilir. F-16,F-18,F-35 vb. uçaklar da ‘balon kokpit ‘ kullanır. F-14 aynı zamanda kolaylıkla irtifa kazanmasına yardımcı olacak bir gövde ve kanat yapısına da sahiptir, uçağın çift kuyruklu yapısı sayesinde dengeli bir uçuş profili vardır. Tabii ki uçağın en göze çarpan özelliği ise kanatlarıdır; bu kanatlar uçuş sırasında hıza göre otomatik olarak geriye ve ileriye doğru çekilebilir. Bu özellik sayesinde Tomcat lift-to-drag ratio olarak da bilinen aerodinamik verimliliğini korur. Bu kanatlar Central Air Data Computer (CADC-Merkezi Hava Veri Bilgisayarı) tarafından otomatik olarak bir pozisyona sokulur; fakat gerektiği taktirde pilot da kanada istediği şekli verebilir. Bu sistem simetrik olarak tasarlanmış olsa da test uçuşlarında pilotlar asimetrik bir kanat düzeniyle de uçağı başarıyla uçurmuşlardır.
İlk F-14 varyantı olan F-14A motor olarak iki adet Pratt & Whitney TF-30 motorlarını kullanmıştır. Bu turbofan motorları statik iken 20,900 lb (ve ya 93 kN) itiş gücü sağlayıp F-14A’nın 2.34 Mach azami hıza ulaşmasına imkan tanımaktadır. Bu motorların hava alıkları da kanatları gibi dinamikti; uçağın hızına ve taarruz açısına göre (Angle of Attack-AoA) hareket ediyordu. Bu tasarım sayesinde motordan alınan verim her durumda -ani manevralar, AoA’nin yüksek olduğu inişler ki uçak gemilerine öyle inilir,vb.- korunuyordu.
Fakat tüm bu önlemlere rağmen F-14A kazalarının yüzde 30’luk bir kısmı motorla alakalıydı. TF-30’un kompresör yapısı pilotun agresif bir manevra yapması durumunda yeterli havayı geçirmiyordu, bu durum da motorun kapanmasına sebep oluyordu. Bu durum ile F-14’ün iki motoru arasındaki mesafe birleşince uçak ‘flat-spin’ denilen tehlikeli bir duruma giriyordu ve bu aşamada uçak çoktan kaybedilmiş oluyordu. Bu problem nihayet Washington’daki yetkililerin de gözüne çarptı ve F-14A’dan sonraki F-14B/D varyantları General Electric GE-F110 motorları ile görevlerine başladı.
F-14 kokpiti daha önce de belirttiğimiz gibi önde pilot, arkada ise RIO (RADAR Intercept Officer –Silah Sistemleri Subayı) olacak şekilde iki kişilikti. Mürettebat Martin-Baker GRU-7A roket itişli fırlatma koltuğu üzerinde oturuyordu, bu koltuk onları acil bir durumda saniyeler içinde 450 knot hızla tehlikeden uzaklaştırıyordu. Uçakta ayrıca Head-Up Display (HUD) ve CADC -yukarıda bahsetmiştik- sistemi de entegreydi, uçuş kontrolleri ise sadece pilottaydı.
Fakat uçaktaki en önemli bileşen muhtemelen kokpitin hemen önündeki AWG-9 radarıydı. Bu radar 4 farklı arama moduna sahipti, azami olarak 24 hedefi ayrı anda izleyebiliyordu, entegre bir FoF (Friend or Foe) sistemine sahipti ve en önemlisi seyir füzelerini de izleyebiliyordu. 60 mil (yaklaşık 100 km) bir menzile sahip olan F-14A/B varyantlarında kullandı, F-14D ise APG-71 radarıile hangardan çıkacaktı. Uçak TCS sistemi sayesinde pilota kilitlenilen hedefi bir ekrandan izleyebiliyordu. ECM (Electronic Countermeasures) RWR(RADAR Warning Recevier) gibi uçağı ve mürettebatı düşmandan koruyan diğer elektronik önlemler de mevcuttu.
F-14 havadan yönelik tehditlere karşı kullanılmak için tasarlanmış bir uçaktı – silahları ise başlarda ona göreydi. Uçak AIM-7/9/54 füzelerini taşıyabiliyordu. AIM-7 ‘Sparrow’ yarı aktif radar güdümlü bir füzeydi, AIM-9 ‘Sidewinder’ ısı güdümlü bir füzeydi. F-14 ize özdeşleşen AIM-54 ise aktif radar güdümlü, hipersonik füzeydi. Bu füze aktif radar güdümü sayesinde ateşlendikten sonra hedefe kendi gidiyordu, yani uçaktan aktarılan konum bilgisine gerek duymuyordu. F-14 ayrıca 20 mm’lik M61 Vulcan top da taşıyordu. Uçak gerek görüldüğü takdirde Mk-84 ve Mk-80 ile de kullanılıyordu, Tomcat’in bu hava-yer konfigürasyonuna ‘Bombcat’ da denir.
Harekat Tarihi
Amerika Birleşik Devletleri Donanması-United States Navy
F-14 ilk olarak 1974’te görevine başladı, ilk görücüye çıktığı olay ise 7 yıl sonraki Gulf of Sidra Incident -Sirte Körfezi Hadisesi oldu.
Sirte Körfezi Hadisesi ve Tobruk Hava Muharebesi
Libya’nın eski lideri Kaddafi 1973 yılında Sirte Körfezi’nin tamamını Libya’nın karasuyu olarak ilan etmiş ve bu durum Amerika’nın başını çektiği ülkeler tarafından yasadışı olarak nitelendirilmişti. Kaddafi’nin bu hamlesine karşılık olarak Amerikan Donanması Sirte Körfezi’nde varlığını arttırmış ve bu bölgede devriyelere başlamıştı. Operasyonlar başladığından beri Libyalı ve Amerikalı pilotlar arasında gergin anlar yaşandı fakat bu ‘gergin anlar’ 19 Ağustos 1981 yılında nihayet doruğuna vardı.
19 Ağustos sabahı rutin devriyede olan iki F-14, civardaki bir E-2 Hawkeye AWACS (Havadan Erken Uyarı ve Kontrol) uçağından kendilerine doğru yaklaşan iki adet Libya Su-22’sinin kendilerine yaklaştığını haber alır. Tehdit büyüktür zira Libyalı pilotlar direkt olarak içinde bir amiralin de bulunduğu S-3 Viking Karakol Uçağına yaklaşmaktadırlar, S-3 ise herhangi bir öz savunma yeteneği olmayan bir uçaktır; sonuç olarak S-3’ü kurtarmak Binbaşı Henry 'Hank' Kleemann ve Yüzbaşı Lawrance ‘Music’ Muczynski kontrolündeki F-14’lere düşer. Pilotlar tam güç ile Libyalı Sukhoilerin üzerine uçmaktadır. Hızla yaklaşan Tomcat’leri farkeden Libyalı pilotlardan bir tanesi uçağındaki ısı güdümlü AA-2 ‘Atoll’ füzesi ile ‘Hank’in F-14’üne saldırır. Füzeyi atlatan F-14 rotasına aynen devam eder ve uçaklar adeta birbirinin içine geçer. Karşı ateş açmak için yetkiyi alan pilotlar lövyeye bütün güçleri ile asılarak uçaklarını 180 derece döndürerek Libyalı pilotların arkasına geçer. Uçaklarındaki AIM-9L ısı güdümlü füzeler ile saldıran F-14’ler Su-22’leri düşürür, Libyalı pilotlar ise sağ salim paraşütle aşağıya iner. Görev başarılıdır, S-3 korunmuştur
Libya ile Amerika arasında gerilimi arttıran bu olaydan sonra bölgede iki tarafın da uçuşları sıklaşır. Üçüncü Sirte Körfezi Hadise’sinde ise F-14 yine kendine yer bulur, yeni rakibi ise MiG-23 ‘Flogger’dir. 4 Ocak 1989 sabahı USS John F. Kennedy planlanmış bir ziyaret için İsrail’e doğru yol almaktadır. Geminin ve görev gücünün rotasında Libya ile alakalı bir plan olmamasına rağmen Libya-Amerika ilişkilerindeki yüksek gerilim nedeniyle bütün görev gücü teyakkuzdadır. Nihayet korkulan başa gelir ; yine bir E-2 Hawkeye gemiye doğru hızla yaklaşan iki adet MiG-23 ‘Flogger’ı tespit eder. Bunun üzerine Kennedy’den iki adet F-14 hemen fırlatılır. F-14’ler kalkar kalkmaz MiG’lere doğru yönelirler, MiG’ler ise F-14’lerin onlara kilitlenmesini umursamadan F-14’lerin üzerine uçmaya devam eder. TV Sistemi sayesinde MiG’lerin üzerindeki yarı aktif radar güdümlü füzeleri fark eder ve kaçış manevrasına başlarlar. Bunun üzerine MiG’ler de agresifleşir ve hava muharebesi nihayet başlar. Amerikalı pilotlar agresif bir manevrayla uçağın burnunu aşağıya verirler ve 20,000 feet irtifadan 3,000 feet irtifaya inerler(Burada amaç MiGlerin RADAR’dan kaçmasını önlemektir zira suyun yansıtıcı özelliği RADAR’ın etkin çalışmasına engel olur.). Alçalma sırasında Amerikalı pilotlar Libyalı pilotların arkasına geçmek için sola doğru tekrar bir manevra yaparlar. Buna karşılık olarak MiG-23’ler de F-14’lere karşı döner ve 4 uçak tekrar kafa kafaya uçmaya başlar.
Kennedy’nin güvertesinde de gergin anlar yaşanmaktadır ve nihayet pilotlara ateş açmaları için izin verilir. F-14’ler iki kere daha Mıg-23’lerin yolundan çekilmeye çalışır, fakat MiG’lerin agresif durumunda herhangi bir değişiklik olmaz. Bunun üzerine F-14’ler de karşılık vermeye hazırlanır ve nihayet aradaki mesafe 32 km’ye düştüğünde pilotlardan biri uçağındaki AIM-7 füzesini hedefe doğru fırlatır. Fakat MiG füzeden kaçmayı başarır. Aynı uçaktan atılan ikinci füze de başarısız olur. Artık mücadele başlamıştır.
MiG’ler herhangi bir yavaşlama veyahut kaçınma manevrası sergilemezler ve iki grup resmen birbirinin içinden geçerler. Amerikalı pilotlar savunma amaçlı olarak yana doğru ikiye ayrılırlar, Gypsy 202 kodlu F-14 sağa, Gypsy 207 (uçuş lideri) sola olacak şekilde dağılırlar. MiG’ler ise Gypsy 202’yi kovalamaya başlar. Gypsy 202 başarılı bir şekilde kendini savunur ve bir AIM-7 atışı ile kendisini kovalayan MiG’lerden birini başarıyla vurur. Öbür Libyalı pilot ise kendisi için dönüşü tamamlayın Gypsy 207’i tam arkasında bulur. Gypsy 207 bir Sidewinder (AIM-9) ile son kalan MiG’i düşürür ve F-14’ler yine başarıyla Kennedy’in güvertesine döner.
F-14’ün diğer Amerikan Harekatlarında Kullanımı ve Emekliliği
F-14 ABD Donanması’yla beraber 1.Körfez Savaşı, Afganistan ve Çöl Fırtınası harekatlarında da kendine bir yer bulur fakat bu operasyonlarda Pentagon önceliği F-15’e ayırdığı için bu cephelerde Libya açıklarındaki kadar ihtişamlı bir performans sergilemez; öyle ki Amerikan Tomcat’leri son hava-hava öldürmesini 1991 yılında alır, Irak’a ait bir Mi-8 helikopteri düşürülür. Aynı zamanda ilk defa bir Amerikan F-14’ü Irak’ta kaybedilir, bir F-14 SA-2(S-75 olarak da geçer) HSS tarafından Irak semalarında düşülür. Pilot Amerikan Özel Kuvvetler Komutanlığı (USASOC) tarafından kurtarılır, Silah Sistemleri Subayı ise 1.Körfez Savaşı’nın sonuna kadar Irak’ta esir kalır.
F-14’ün yerdeki bakım mürettebatı için tam bir kabus olması, işletme maliyetleri, yer-hava konfigürasyonlarında istenen verimi vermemesi ve güncellenmesi zor bir uçak olması; fakat en önemlisi F/A-18 E/F Super Hornet’lerin görücüye çıkması sonucunda F-14 için emekliliğin yolu gözükür ve uçak 22 Eylül 2006 yılında hakettiği gibi bir törenle emekli edilir- darısı Baba Phantom’un başına.
İran Kraliyet/İslam Cumhuriyeti Hava Kuvvetleri-Nirvi-ye Hevayi-ye Artesh-e Jimhuri-ye Eslâmi-ye Iran
Her ne kadar bugün böyle olmasa İran bir zamanlar ABD’nin Orta Doğu’daki en büyük müttefiklerinden biriydi, öyle ki Dünya’da ABD ile birlikte F-14 kullanan iki ülkeden biri oldu.
İran ile ABD arasındaki yakın temas Sovyetler Birliği ile İran’ın arasının bozulmasına neden oldu, SSCB de çeşitli bahanelerle yeni (70’li yıllar için) MiG-25 ile İran’ın hava sahasını adeta delik deşik etmeye başladı. İranlı yetkililer de Sovyet tehditini bastırabilmek adına Amerikalı müttefikleriyle temaslar kurmaya başvurdular: seçenek olarak ellerinde F-15 ve F-14 vardı. İran ise tercihini Tomcat’ten yana kullandı; 30 adet F-14, 454 adet AIM-54 ile beraber İran’a teslim edilecekti. Bu paket daha sonra devasa bir şekilde genişletildi, yeni pakete göre:
İran’a teslim edilecek F-14’lerin sayısı 30’dan 80’e çıkarıldı
Teslim edilecek AIM-54’lerin sayış 712’ye çıkarıldı. Ayrıca Tomcat’in kullanabileceği bütün mühimmat çeşitlerinden İran da yararlanabilecekti
ABD 10 yıl boyunca İran F-14’lerinin bakım ve yedek parça sorumluluğunu üstlenecekti.
ABD İran toprakları üzerinde F-14’lerin maksimum verimi alacağı modern bir hava üssünü inşa edip İran Kraliyet Hava Kuvvetlerine teslim edecekti.
Fakat bu paket 1979 yılında İslami Devrim patlak verince büyük oranda iptal edildi. Buna rağmen İran, Irak ile girdiği savaşta F-14’leri oldukça önemli bir şekilde kullandı. Öyle ki İran F-14’ler ile ABD’den daha çok hava-hava zaferi kazandı.
Persian Tomcats ile alakalı verilere ulaşmak her ne kadar İran’daki mevcut rejimin doğası gereği zor olsa da bu konuda yine de -en azından bu yazı için- yeterince bilgi elimizde mevcuttur. Batılı kaynaklara göre İran-Irak Savaşı’nın ilk altı ayında İran F-14’leri toplamda 50 hava-hava zaferi kazanmıştır, bunların ilki Irak’a ait bit Mi-25 helikopteriydi. Daha sonra İran, Irak Hava kuvvetleri’nin bünyesindeki Mig-21/23 ile Su-20/22 tipi uçaklara F-14 sayesinde karşı bariz bir üstünlük kurmaya devam etti öyle ki bu 6 ayda hasar gören tek F-14’ün hasar görme sebebi havada imha ettiği MiG-21’in çok yakında patlamasıydı.
Nihayetinde Iraklılar da F-14’e karşı çözümler ve taktikler geliştirmeye başladı. Irak savaş devam ederken Fransa’dan Mirage.F1EQ uçaklarını Meteor füzeleri ile satın almış ve SSCB’den gelen yardım ile elindeki mevcut uçakları yenilemeye başlamıştı. Nihayetinde Irak 1980 yılının Aralık ayında MiG-21 ile bir F-14’ü düşürdü, bu MiG-21’Lerin düşürdüğü ilk ve tek Tomcat oldu. Savaş ilerledikçe 16 adet Tomcat Irak tarafından düşürüldü, buna karşılık ise -İran’a göre- en az 160 uçak İran’ın F-14’leri tarafından düşürülmüştü. F-14 İran’ı başarıyla korumuştu ve bu çok büyük bir zaferdi, zira ambargo altında yedek parça ve mühimmat sıkıntısı çeken İran Fransa,ABD ve SSCB tarafından desteklenen bir düşmanın Hava Kuvvetine adeta bir darbe vurmuştu.
İran F-14 filosunu hala kullanıyor fakat bu uçaklar muhtemelen bakımsız ve yetersiz mühimmat, yedek parça gibi ambargodan doğan sorunlardan muzdarip. Ayrıca İran 80 uçağın tamamını teslim alamadı ve ABD’de yapılan tahminlere göre İran’ın olası bir savaş durumunda havaya kaldırabileceği F-14 sayısı bir düzine bile olmayabilir. Buna rağmen İran -belki de- F-14’ü Amerika’dan daha etkin bir şekilde kullandı.
Ve bir film yıldızı olarak Tomcat…
F-14 Pentagon’un belki de en iyi reklam yüzlerinden biriydi – bu yazıya heyecanla tıkladıysanız Top Gun serisini daha önceden izlemiş olmanız oldukça olası. Uçak çıktığı zaman yeni bir konsepti ortaya koyuyordu ağır gövdesine karşın çevikti, içe çekilen kanatları ona karakteristik bir görünüm katıyordu ve en önemlisi – Amerikan Donanması için hava üstünlük uçağı olmanın yanında aktörlük de yapabilirdi. Nihayetinde bu fikir beğenildi ve Tom Cruise’ın başrol olduğu Top Gun 1986 yılında ABD’de de vizyona girdi. Film sinematik olarak çok başarılıydı;15 Milyon dolarlık bütçesine karşılık 357 Milyon dolarlık bir hasılat yapmıştı, film müzikleri bile tek başına 9 adet ödül almıştı, ABD Kongresi filmi ‘Ulusal Film Kaydı’na almıştı. Fakat bu başarı sadece film ekibine yaramadı – F-14 de oldukça büyük bir ün ve hayran kitlesi kazandı, bu yazının yazarı olarak şahsen ben de F-14 ile ilk defa bu film ile tanıştım -eminim havacılıkla ilgilenen neredeyse herkes için bu böyle olmuştur.
Kapanış
F-14 Amerikan Donanması için geliştirilmiş bir hava üstünlük uçağı olup ABD ve İran’da önemli işlere imza atmıştır, bu uçak sadece hava muharebelerini değil gönülleri de kazanıp bugün bile oldukça ilgi çeken bir uçak alarak kalmıştır. Bana bu yazıyı paylaşmam için platform sağlayan İTÜ SAVTEK’e ve siz değerli okurlara teşekkürü borç bilirim.
Talk to me Goose!
İnternet Kaynakçası:
Biblografya: (Kitaplara PDF ile ulaşıldı.)
Bishop, Farzad and Tom Cooper. Iranian F-14 Tomcat Units (Osprey Combat Aircraft #49). Oxford, UK: Osprey Publishing Limited, 2004.
Crosby, Francis. Fighter Aircraft. London: Lorenz Books, 2002.
Donald, David. Warplanes of the Fleet. London: AIRtime Publishing Inc., 2004.
Dorr, Robert F. "F-14 Tomcat: Fleet Defender". World Air Power Journal, Volume 7, Autumn/Winter 1991, pp. 42–99. London: Aerospace Publishing.
Drendel, Lou. F-14 Tomcat in Action. Carrollton, Texas: Squadron/Signal Publications, 1977.
Eden, Paul. The Encyclopedia of Modern Military Aircraft. London: Amber Books, 2004.
Eshel, D. Grumman F-14 Tomcat (War Data No. 15). Hod Hasharon, Israel: Eshel-Dramit Ltd., 1982.
Gillcrest, Paul T. Tomcat!: The Grumman F-14 Story . Atglen, Pennsylvania: Schiffer Publishing, Ltd. 1994.
Gunston, Bill and Mike Spick. Modern Air Combat. New York: Crescent Books, 1983.
Holmes, Tony. US Navy F-14 Tomcat Units of Operation Iraqi Freedom (Osprey Combat Aircraft #52). Oxford, UK: Osprey Publishing Limited, 2005.
Holmes, Tony. F-14 Tomcat Units of Operation Enduring Freedom (Osprey Combat Aircraft #70). Oxford, UK: Osprey Publishing Limited, 2008.
Jenkins, Dennis R. Grumman F-14 Tomcat: Leading US Navy Fleet Fighter. London: Aerofax, 1997.
Lake, Jon. "Grumman F-14 Tomcat Variant Briefing". World Air Power Journal, Volume 19, Winter 1994. pp. 114–141. London: Aerospace Publishing
Lake, Jon. "Focus Aircraft: Northrop Grumman F-14 Tomcat: US Navy Today". International Air Power Review, Volume 3, 2002. Norwalk: Connecticut: AIRtime Publishing.
Marrett, George. "Flight of the Phoenix." Airpower, Volume 36, No. 7, July 2006.
Razoux, Pierre. The Iran-Iraq War. Harvard University Press, 2015.
ความคิดเห็น