Top, çok uzağa atış yapabilen ve tahrip gücü yüksek ağır bir silahtır. Topları kullanan askeri sınıf topçu birlikleri olarak adlandırılmıştır. Orta Çağ'da şehirleri korumak için inşa edilen büyük surları yıkmak insan gücüyle mümkün olmadığı için topçuluğun önemi artmış ve yüzyıllar boyu farklı devletler tarafından geliştirilerek kullanılmıştır.
Topçuluğun ve topun ortaya çıkışına bakacak olursak önce barutu 9.yüzyıl gibi erken bir zamanda keşfeden ve 12. yüzyıla kadar top ve bomba tekniğiyle kullanan Çinlilere bakmamız gerekecektir, bu teknoloji yavaşça batıya doğru gidecektir. En eski Avrupa top çizimi 14. yüzyıla ait olup tahta bir kapıya karşı çizilmiştir. 15. yüzyıla kadar toplar ev ve tahta savunmalar gibi zayıf hedeflere yönetilmiştir. Fransa’da Yüz Yıl Savaşları’nın ikinci aşamasına, 1430’a, kadar surlara fazla yaklaşması gerekiyordu. Bu durum sonucunda toplar karşı hücumlara açık hâlde kalıyordu. 1430 yılında topların menzili ve namlu çıkış hızlarının artmasıyla topların aktif kullanımındaki bir engel daha ortadan kalktı. Menzil engeli ortadan kalkmaya başlasa da toplar hâlâ çok ağır ve hantaldı bu sebeple lojistikleri için düzgün ve güçlü bir ordu yapısı gerekiyordu. İstanbul fethiyle beraber topların lojistiği yeteneği ordulara kazandırıldı ve toplar surlara karşı yapılan savaşlarda aktif olarak belirleyici olmaya başladı. Bu gelişmeler karşısında tahkimat ve savunma yapıları gelişmek zorunda kaldı, sonuç olarak burç gibi yapılar ortaya çıktı. 15.yüzyıldan kalan en küçük top güllesi çapı 12 santim, en büyüğü 30 santim olup 600 kilo olmaktadır.
Resim 1: Eski Avrupa top çizimi kapıya karşı
Demir toplar, önceleri dökülerek değil demirci ustaları tarafından fıçıların yapıldığı yöntemle yapılırdı. Top ustaları demir çubukları ateş üzerinde döverek silindir biçimine getirdikten sonra, halka şeklinde keserek demir çemberler oluşturuyorlardı. Dövme demirden yapılan çemberler, daha akkor (akkor, ısıtılma sonucunda ışık yayacak duruma gelmek. Demirin dövülme için akkor hâle gelmesi 600-700 derecedir) hâlinde iken birbirinin üzerine gelecek şekilde silindirin etrafına sarılıyordu. Halka soğudukça daralıyor ve birbirlerine sıkıca kenetleniyordu. Bu yöntem, topların az atımla patlamasına olanak veriyordu ve felaketlere yol açması işten bile değildi hatta İskoç kralı II. James fıçı kaburgası patlayan bir top sebebiyle hayatını kaybetmişti.
Fıçı yönteminden sonra toplar ‘’Çan yöntemi’’ denilen şekilde içi boş olarak dökülmeye başlanmıştır. Dökme tekniği ile üretilen toplar, genellikle 15. yüzyılda silah fabrikalarının ortaya çıktığı döneme kadar kiliselere çan döküm işleri yapan ve bu konuda hiç zorlanmayan zanaatkârlar tarafından üretilmiştir. Avrupa’da merkezi olmayan yöntemler kullanırken Osmanlı, Tophane-i Amire’yi kurarak 16. yüzyılla beraber erkenden merkezi top üretimi ve askeri sanayiye geçiş yapmıştır. Demir topların dayanaklığının az olması sebebiyle bronz toplar ön plana çıksa da ekonomik etkenlerle demir toplar kullanılmaya devam edilmiştir. İsviçreli Jean Maritz topların masif olarak dökülüp sonradan içlerinin oyulmasıyla daha sağlam olduğunu keşfetmiştir. Fransızlar bu yöntemi çabucak kavrayarak, geliştirmiştir. Osmanlı bu metodu Fransız subaylar ve mühendisler sayesinde 1775‘de öğrenmiştir ve II. Mahmut zamanına kadar hayvan gücüyle yapılmış daha sonra sanayi devriminden faydalanmıştır.
Resim 3: Bir kaide üstüne eklenerek kullanılan fıçı yöntemiyle yapılan top. Topçular okçulardan korunmak için resimdeki gibi tahkimatlar yapardı.
Büyük toplar kuşatma haricinde isabet düşüklüğü ve hantallık sebebiyle etkili değildir. 1450’lerden sonra Fransızların kullandığı “culverin” adı verilen insan yumruğu büyüklüğünde dökme demir gülleler atan daha ince ve daha uzun namlulu bronz ve dökme demir toplar meydan muharebelerinde fark yaratmaya başlamıştır. Culverin toplarının tasarımı arkadan doldurma şeklinde yapılmıştır. Bira bardağı biçimindeki barut haznesine önce barut dolduruluyor, sonunda bu hazne top namlusunun arka bölümüne sıkıca yerleştiriliyordu. Bu yeni sistem sayesinde önceden doldurularak hazırlanan yedek barut hazneleri ile bu toplar, ağızdan dolma toplara daha fazla atış hızına sahip olmuştur.
Resim 4: Culverin topu örneği
Toplar başlarda toprak eğim üstüne yerleştirmeyle hedef ayarı yapılırken 1470 itibariyle Fransızlar topu kundaklı ve tekerlekli hâle getirdi. Tekerlekli topların nişan ayarı, tekerlekleri birbirine bağlayan gövde önüne konan takozlar sayesinde yapılmaktaydı. Bu gelişmelerin hepsi topu daha hareketli ve hızlı atış yaparak düşmanı baskı altına alan bir hâle getirdi.
Barut ve silah teknolojisinde gelişmeler, ardı ardına gelerek 16.Yüzyılı topçuluktaki büyük gelişmelerin yaşandığı bir dönem yapmışlardır. Daha 1530’larda Tartagila’nın top mermisi yörüngelerinin geometrik biçimleri ve Galileo’nun boşlukta balistik hareket ilmi konusundaki çalışmaları topçuluk alanındaki modern anlamda önemli ilk gelişmeler olmuştur.
Resim 5: Tartagila'nın hesaplama çizimlerinden biri
XVI. Yüzyıl sonları aynı zamanda da topların özellikleri ve aralarındaki kullanım farklılıkları nedeniyle, gemi, sahra, dağ, kale ve kuşatma topları olarak sınıflandırıldığı bir dönem olmuştur.
Tekerlekli toplar orduyla koordineli ilerleyerek düşmanı daima ateş altında tutmayı mümkün kıldı. Napolyon’un başarısında üç etken sıralanabilir: Fransız ordusunu komuta düzenlenmesi ve ikmal değişikliği (daha sonradan bu onun sonunu hazırlayacaktı), 1790’da toparlanan ve iyileşen Fransız süvari kuvvetinin değerini bilmek ve kullanmak; topları, piyade saflarıyla koordineli kullanarak hücum ve savunmayı başarılı kılmak. Napolyon meydan savaşlarında topları başarılı kullanışıyla ünlenen komutandır. Napolyon düşman saflarını topçu atışıyla bir kargaşaya sokarak onları süvari hücumuna açık hâle getirildi. Napolyon bunları taktiksel tuzaklar ve hamlelerle harmanlayarak günümüzde bile konuşulan bir komutan olmuştur.
Resim 6: Fransız Topçusu Napolyon Savaşlarında
Yüzyıl Savaşları, İstanbul’un Fethi ve Napolyon Savaşları gibi topun kullanımın savaşa etkisini gösteren örnekler bize topun zafere giden yolda günden güne vazgeçilmez olduğunu gösterir. Top kullanmakla zafer arasındaki bağlantıyı şu örnekle de anlayabiliriz, Waterloo Muharebesinde Napolyon’un başına İskender’in Hindistan’daki talihsizliği gelir ve muharebe öncesinde yağan yağmur araziyi killi yapısından ötürü çamur yapar, çamura atılan gülleler etki alanında küçülmeye maruz kalır ve Fransız topçusu İngiliz saflarında bir dağılmaya sebep olamaz. Bu örnek gösterir ki, ne kadar Napolyon’un kaybetme sebebi sadece bu olmasa da, top üzerinde az bir etki bile zaferinize gölge düşürebilir.
Günümüzde çeşitli koşullar ve hedefler için geniş yelpazeli bir top mermi seçeneği vardır, artık anti tank görevli top mermileriyle ( anti tank top mermileri için bkz: https://www.itusavtek.com/post/zırh-delici-tank-mühimmatları ) , bir siper veya tahkimata karşı atılan top mermisi aynı değildir. Bu yazıda topların 9. yüzyıldan 18.yüzyıla kadar olan serüvenine inceledik bundan sonrası toplar görev tanımalarına göre ayrılacak ve günümüze kadar gelecektir.
Kaynakça:
Cambridge Savaş Tarihi- Geoffrey PARKER/ Türkiye İş Bankası Yayınları
Türk Savunma Sanayii Tarihi- Yasin ŞEHİTOĞLU ve Enes KURT/ Ötüken Neşriyat
Comments